Vergi uyuşmazlıklarda en çok mağduriyet yaşayan kesimin kanuni temsilciler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira kimi zaman gerçek bir yetkileri olmaksızın görevlendirilmiş olmaları mümkündür. Ancak yazımız konusunu kanuni temsilcinin görevinin bitişi sonrası tescil ve ilan edilmemesi haliyle sınırlı tutuyoruz.
Kanuni temsilcinin görevi bittikten sonra yahut kendi istekleri dışında bir sebeple ayrılmaları halinde, şayet bir kusurları bulunmuyorsa şirketin ödenmeyen borçlarından sorumlu tutulmaları söz konusu değildir. Ancak buradaki özel nokta şudur; kanuni temsilcinin ayrılışının Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi gerekmektedir. Peki Ticaret Sicil Gazetesinde ilan gerçekleştirilmemiş ise kanuni temsilcinin durumu ne olacaktır? Şöyle ki, Ticaret Sicil Gazetesindeki ilanın asıl amacı iyiniyetli üçüncü kişinin korunmasıdır, vergisel olarak kanuni temsilcinin görevinin bitmesi ile sorumluluğu ortadan kalkmalıdır. Ancak vergi idaresinin uygulamaları bu yönde gelişmemekte, çoğunlukla daha çok tahsilat amacıyla hareket eden vergi idaresi doğası gereği kanuni temsilcileri de aslında sorumlu olmadığı büyük borçlarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu noktada, bir vergi avukatı vasıtası ile savunma geliştirilmesi kanuni temsilcinin mağdur olmasının engellenmesini sağlayabilecektir. Zira yargının vermiş olduğu bir kısım kararlar ve hukuk mantığı buna izin vermemektedir. Fakat vergi davasının dört başı mamur bir şekilde hazırlanması ve vergi idarenin olası itirazlarının en baştan önüne geçilmesi gerekecektir. Bunun için de en iyi yol vergi hukukunda uzman bir hukukçu ile süreci yönetmek olacaktır.
Av. Murat OBAY (LL.M.)
Vergi Hukuku Bilim Uzmanı