Daha önceki yazımızda belirtmiş olduğumuz üzere, vergi yargısı idari yargı kolunun içindedir. Ancak, vergi yargısının içinde bulunduğu küme olarak mali yargının olduğunu, mali yargının da içinde bulunduğu küme olarak idari yargıyı tanımlamak doğru olacaktır. Yani vergi yargısı hem mali yargının hem de idari yargının içinde kendine yer bulmakla birlikte, mali yargı da idari yargının içinde kümelenmektedir.
Bu durumu şöyle tanımlamak mümkündür, vergi uygulamaları yalnızca kamu gelirlerine özgü bir alanı denetlerken, mali yargı kamu giderlerinin de denetlenmesi ile ilgilenir. Bu doğrultuda, vergi yargısına ilişkin uyuşmazlıklar Danıştay ve alt kollarında çözüme bağlanırken, kamu giderlerine ilişkin uyuşmazlıklar Sayıştay nezdinde çözümlenir. Bu noktada, Anayasa Mahkemesinin Sayıştayı bir yargı yeri olarak kabul etmediğini de not olarak düşmek gerekmektedir. Elbette vergi yargısında bir vergi avukatı eliyle temsil mümkünken, Sayıştay’da yer alan uyuşmazlıklarda da bir vergi avukatı eliyle temsil mümkündür.
Sonuç olarak, mali hukukun konusunu devlet ve tüm kamu tüzel kişilerinin tüm mali faaliyetlerini düzenleyen kurallar olarak kabul etmek mümkün iken, vergi hukuku kamu gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında cebren tahsilini konu alan kurallar olarak tanımlamak gerekecektir.
Av. Murat OBAY (LL.M.)
Vergi Hukuku Bilim Uzmanı